1 Eylül 2007 Cumartesi

Voyvoda Caddesi No: (27)...25'de zaman...

Galata’nın iç surları boyunca uzanan bir yol olarak ortaya çıkmasının ardından 14. yüzyılda Palazzo del Comune-Ceneviz Meclis Binası- ve piazza-pazar meydanı- gibi binaların bu çevrede bulunması, Ceneviz cemaatinin (Magnifica Comunità di Peyra) 1682 yılına kadar yarı özerk bir statüde yönetimine devam etmesi yanı sıra aynı yıllarda Avrupalı tüccarların gelip mağaza ve mahzenlerini burada tutmaları, nihayet bazı Osmanlı yerel idarelerinin de kendilerine yer alması sayesinde söz konusu sokak Osmanlı döneminde de önemini sürdürmüştür.

Sokağın ismi Galata’nın asayişinden sorumlu olan voyvodanın dairesi ile ikametgâhından gelmektedir. Voyvoda Caddesi’nin sadece Galata’nın değil bütün İstanbul’un bir merkezi halini alarak köklü bir değişime uğraması 19. yüzyılın ikinci yarısına rastlamaktadır. 1850'lerde kurularak 1920'lerin sonuna kadar dünyanın en önemli borsaları arasında yer alan Galata Borsası’nın da bulunduğu caddenin çehresi, 1860’lardan asır sonuna kadar yeni ekonomik sektörle yakından ilintili bir çok kurum ve kuruluşun yerleşmesiyle tamamen değişmiştir. Bankacılık, sigortacılık, hukuk, mimarlık, madencilik, demiryolları ve genel anlamda teknoloji ithaliyle ilgili olan bu şirketler, Voyvoda Caddesi’nin Osmanlı İmparatorluğu’nun son elli yılının ekonomik ve mali hayatıyla ne denli bağlantılı bir şekilde hatta iç içe geliştiğini göstermeye yeterlidir. Cadde’nin bu ilginç özelliği ve modernleşme süreciyle olan ilişkisi buraya yerleşen şirketlerin profiline olduğu kadar caddenin mimari görüntüsüne de yansımıştır.

Voyvoda Caddesi’nin orta ve alt kısmında bulunan 19. yüzyıl ortası hanları Batılı üsluplarıyla mimari açıdan geleneksel Osmanlı hanlarından farklılaşmakla birlikte aslında geleneksel hanların temel işlevini muhafaza etmekte ve çok sayıda odanın, nispeten küçük ölçekli işletmelere kiralanması prensibiyle işlemekteydi. 1880’lerdeki en önemli değişiklik bu geleneği artık yansıtmayan yeni bir bina türünün ortaya çıkmasıydı. Bu tarihlerde inşa edilen Osmanlı İtibar-ı Umumi Şirketi (Crédit Général Ottoman), Economic Co-operative Society mağazası, Şirket-i Osmaniye Kambiyo ve Esham Şirketi (Société Change et de Valeurs), Dersaadet Su Şirketi, Dersaadet Tramvay Şirketi binaları bu yeniliğin ilk örneklerini oluşturuyordu. Bu binaların yeni işlevini ele veren bir detay ise herhangi bir isimleri ve “han” sıfatları olmayıp sadece barındırdıkları şirketin adıyla tanınmış olmalarıdır.

Voyvoda Caddesi ile Mertebani Sokağın kesiştiği köşede 1875 yılında varolduğunu bildiğimiz iki kagir binanın yeraldığı parsellerin, büyük olasılıkla 1880’lerin sonunda birleştirilmesiyle inşa edilen 27 numaralı bina, 1891 yılında Osmanlı İtibar-ı Umumi Şirketi’nin (Crédit Général Ottoman) kullanımına geçmiştir. Osmanlı Bankası’nı kontrol eden Fransız ve İngiliz sermaye grubunun özellikle de S. G. de Crédit Mobilier’in rakipleri olan ve başlarında James Rothschild’in bulunduğu Société Général grubu ile İngiliz Finance Bank’ı, Osmanlı İmparatorluğu ile mali ilişkiler kurarak Osmanlı Bankası’nın hâkimiyetini kırmak amacıyla Crédit Mobilier’in Fransa’da karşılıştığı mali zorluktan da istifade ederek Osmanlı Hazinesi ile anlaşıp 1869 yılında Galata bankerlerinden Tubini et Fills firmasının da iştirâkıyla elli milyon frank sermayeli Osmanlı İtibar-ı Umumi Şirketi’ni (Crédit Général Ottoman) kurmuştur. Şirket, başarılı faaliyetlerde bulunarak 1873 yılında hissedarlarına %27 kâr dağıtmışsa da 1899 yılında Osmanlı Bankası’nın hakimiyetine girerek tasfiye edilmiştir.

İtibar-ı Umumi Bankası’nın (Crédit Général Ottoman) tasfiyesi neticesinde boşalan binanın kullanımı 1900 yılında Osmanlı Anadolu Demiryolları Şirketi’ne (Société du Chemins de fer Ottoman d’Anatolie) geçmiştir. 1898’de Kayzer II. Wilhelm’in resmi ziyareti sırasında Osmanlı İmparatorluğu ile Deutsche Bank arasında imzalanan anlaşma sonucu kurulan Osmanlı Anadolu Demiryolları Şirketi (Société du Chemins de fer Ottoman d’Anatolie), Sultan II. Abdülhamit döneminde Eskişehir, Ankara ve Konya’ya tren getirerek bünyesindeki Türk-Alman ortaklığıyla Bağdat Demiryolu hattı projesini hayata geçirmiştir.

Anadolu Demiryolları Şirketi (Société du Chemins de fer Ottoman d’Anatolie) ile Deutsche Bank 1913 yılından itibaren binayı ortak kullanmaya başlamıştır. Almanya’nın meşhur kambiyocularından Ludwig Bamberger tarafından özellikle yabancı ülkelerle ticareti geliştirmek amacıyla 1870 yılında kurulan Deutsche Bank, Alman Devleti’nin yanı sıra yabancı devletlerin de borçlarına aracılık ederek daha ziyade dış ticaretle uğraşmıştır. Voyvoda Caddesi’ndeki bu binada bir araya gelen her iki şirket de esas olarak Kayzer II. Wilhelm’in “Doğu Politikası” kapsamında 7-B Planı olarak adlandırılan Berlin, Budapeşte, Belgrad, Bosfor (Boğaziçi), Bağdat ve Basra’yı takiben Bombay’a kadar uzanan ipek yolunu kontrol altına alıp doğunun zenginliklerini Almanya’ya aktarma planı çerçevesinde faaliyet göstermekteydi.

1920’lerde devletin idaresine geçen Anadolu Demiryolları (Chemins de fer Ottoman d’Anatolie)’nın merkezini Haydarpaşa İstasyonu’na taşımasının ardından 1928 yılında Deutsche Bank’ın da merkezini Aşir Efendi Caddesi’nde bulunan Ankara-Konya Hanı’na taşıyıp Galata’daki merkezini şubeye dönüştürerek Minerva Han’a nakletmesiyle boşalan bina 1930 yılında Hazine’ye geçmiştir.

Hazine’ye geçişinden kısa bir süre sonra bina, bu defa da Sanayi ve Maadin Bankası tarafından satın alınmıştır. Cumhuriyet Dönemi’nde izlenecek ekonomik politikanın saptanarak içerdeki dengelerin düzenlemesi ve iktisadi yapının oluşturulması amacıyla Lozan görüşmeleri sırasında 17 Şubat - 4 Mart 1923 tarihleri arasında düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nin, “sanayi ve sorunları” bölümünde, sanayi bankalarının kurulması kararlaştırılır. Bu doğrultuda 1924 yılında İş Bankası, 1925 yılında da maden işletme ve kredi sağlama amacıyla Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. 1932 yılında Sanayi ve Kredi Bankası’na dönüştürülen Sanayi ve Maadin Bankası’nın bünyesindeki fabrikalar ise Sanayi Ofisi’ne bağlanır. 1933 yılından itibaren devletçiliğe verilen önemle Sanayi ve Kredi Bankası ile Sanayi Ofisi birleştirilerek aynı yılın Temmuz ayında Sümerbank kurulur.

Böylelikle Sanayi ve Maadin Bankası’na ait olan bina da 1933 yılında Sümerbank’a geçer. Uzun yıllar hem bankacılık hizmetlerini yerine getiren hem de pek çok sanayi kuruluşunun finansmanını destekleyen Sümerbank, 1987 yılında alınan özelleştirme kararıyla yeniden yapılandırılır. 1997’de Hayyam Garipoğlu’nun sahibi olduğu Garipoğlu Şirketler Topluluğu’na satılan Sümerbank, 22 Aralık 1999’da riskli yönetiminden dolayı el konularak TSMF’ye (Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu) devredilir.

10 Ağustos 2001 tarihinde Oyak tarafından satın alınan Sümerbank A.Ş., 11 Ocak 2002’de Oyak Bank A.Ş.’ye devredilir. Böylelikle kısa bir süre Oyak Bank olarak kullanılan bina, 12 Ağustos 2005 tarihinde Galata A. Ş. tarafından satın alınarak 1880’lerden bu yana anlatmakta olduğu hikâyesinde yepyeni bir bölüme başlar...